11 Haziran 2010 Cuma

Vergi denetmenleri derneğinin basın açıklaması

Vergi Denetmenleri Derneği Genel Başkanı Aykut Güleç, TBMM'de görüşülen Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, vergi denetmenlerini de kapsayacak şekilde yeniden ele alınmasının zorunlu olduğunu belirtti. İşte vergi denetmenlerinin basın açıklamasının tam metni;

Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün çeşitli hesaplamalara göre % 40 - 60’lara vardığı ülkemizde bir yandan iç ve dış borç yükünün varlığı dikkate alındığında, gelir idaresi ve vergi denetiminin önemi ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışı ekonominin önemli bölümü kayıt altına alınabilse, bütçemiz fazla bile verecektir. Böylece, toplanan vergiler yüksek faizle devlete borç verenlere değil, verilen hizmetlerle topluma geri dönecektir. Maalesef, bireysel çıkar ve arzular, meslek taassubu her zaman önde tutulduğu için, bu güne kadar ülkemizde etkin bir vergi idaresi ve etkin bir vergi denetim sistemi oluşturulamamıştır. Bu nedenle, ülkemizde vergi kaçırmak çok normal bir davranış haline gelmiştir.

Maliye Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca 25.05.2010 tarihinde TBMM’ye sevk edilen Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile gelir idaresi ve vergi denetim sistemine ilişkin yapılmak istenen değişiklikler reform değil, tam bir göz boyamadır. Bu tasarıyı hazırlayan maliye bürokratları bunun böyle olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Oysa ki; önceki yıllarda gerçekleştirilmeye çalışılan yapılandırmaların başarısızlık nedenleri de, Maliye Bakanlığı’nda yaşanan meslek taassupluğu, bürokrasiye hakim grupların imtiyaz ve menfaatlerini bırakamaması ve yeri geldiğinde oluşturulan birliktelik (bağlantılı siyasiler) ve bürokratik oligarşidir. Esasen, vergi denetiminin güçlendirilmesi, vergi denetim birimlerinin birleştirilmesinden geçmekte olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Diğer taraftan vergi incelemelerinin yüzde 90’ını yapan ve vergi denetim gücünün yüzde 80’ini oluşturan vergi denetmenleri, söz konusu gruplar tarafından her türlü yöntemlerle, bahanelerle ısrarla çalışmaların dışında bırakılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, üst bürokrasiye hakim gruplarca vergi denetmenlerinin kangren haline gelmiş idari yapıdan kaynaklanan sorunları, özlük sorunları, rotasyon sorunları ve diğer sorunları kasıtlı ve bilinçli olarak çözülmemiştir.

- 73 milyon ülke insanımızın geleceği herhangi bir kişinin veya grubun/kurulun çıkarından daha önemlidir.

Söz konusu tasarıya göre, dört denetim biriminin birleştirilmesinden vazgeçilmekte ve denetimde yeni bir yapı olarak “Vergi inceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu” oluşturma yoluna gidilmektedir. Bu kurul, Gelir İdaresi Başkanının başkanlığında, Maliye Teftiş Kurulu Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı’nın bağlı olduğu Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörleri Daire Başkanından oluşacak olup, denetimin koordinasyonunu sağlayacaktır. Oluşturulmak istenen bu yapı objektif ve gerçekçi değildir. Daha önce bakanlık bünyesinde oluşturulan benzer denetim koordinasyon kurulu başarısız olmuştur. Dolayısıyla yeniden revize edilerek oluşturulmak istenen bu kurulunda başarılı olma şansı yoktur. Zira;

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan 2009 yılı faaliyet raporuna göre; maliye müfettişi, hesap uzmanı, gelirler kontrolörlerinin toplam sayısı 800 olup, bunların 2009 yılında incelediği mükellef sayısı 1921’dir. Vergi Denetmenlerinin toplam sayısı 2796 olup, incelediği mükellef sayısı 26.952’dir. Bu raporda göstermektedir ki; ülkemizde vergi incelemelerinin tamamına yakınını vergi denetmenleri yapmaktadır.

- Kayıt dışı ekonomi ile mücadele toplam 1921 mükellefin incelenmesi ile mi son bulacak!

- Vergi Denetmenlerini dışarıda bırakarak oluşturulacak yeni kurul bu işlerin koordinasyonunu sağlayarak vergi denetim sistemimizde var olan sorunları mı çözecek!

Maalesef vergi denetimi bu eller tarafından ticari ranta dönüştürülmüş olup, uzun yıllardır bilinçli bir şekilde ülkemizde istenilse de incelenemeyen mükellef grupları ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu kurul denetim birimleri arasındaki çekişmeyi bitirmeyeceği gibi, tam tersine artıracaktır. Bu tasarıda yapılmak istenen sorunları çözmek değil, tamamen mevcut yapıyı koruma amaçlıdır. Böylece kayıt dışılık ülkemizin kaderi olmaya devam edecektir. Dolayısıyla bu tasarı bürokrasiye hakim grupların elini güçlendirmesine yarayacaktır. Toplam sayısı yaklaşık 800 kişi olan bu gruplar, 60 binden fazla çalışanı olan maliye bakanlığını kendi mülkleri gibi görmeye devam edeceklerdir.

Neticede; TBMM’de görüşülen söz konusu tasarının Vergi Denetmenlerini de kapsayacak şekilde yeniden ele alınması zorunludur.

Hükümet ve Başbakanımız ısrarla vergi denetiminin tek çatı altında birleştirilmesini istediğiniz halde, bu isteğe imtiyazlı gruplar bir şekilde direnebilmişlerdir. Böylece, kendileri dışında herhangi bir birimden kimsenin üst bürokraside yer almasına imkan vermeyen yapının devamını sağlamışlardır. Geçmişten günümüze kadar maliye ve vergi politikalarını yönetmiş olanların geldiğimiz noktada ne kadar başarılı ! Oldukları bellidir. Maliye ve vergi politikalarının başarısızlığında siyasiler bir şekilde bedel öderken, imtiyazlı bürokratlar bedel ödememektedirler.

Soruyoruz! Meslek taassubumu önemli, yoksa ülkemizin geleceği mi?

Eğer vergi toplayamazsınız, topladığınız vergiyi de adaletli toplayamazsınız, kamunun finansmanı için iki yola başvurursunuz: Borçlanma ve dolaylı vergiler. Ülkemizde uzun yıllardan beri dolaylı vergilerin payı ortalama yüzde 70’ler civarında seyretmektedir Bu durumda, düşük, sabit ve dar gelirliler en çok etkilenen kesimi oluştururken, girdi maliyetlerini artırdığından üretimi olumsuz etkilemiş ve nihayetinde kayıt dışılığı beslemiştir. Bu tür politika vergi adaletini bozmuş olup, aynı zamanda gelir dağılımını bozucu etki yaratmıştır. Adaletsizlik ise vatandaşları kayıt dışılığa yönlendirmiştir. Bir çok tüccar, meslek mensubu asgari ücretin altında beyanda bulunmaktadır. Bir çok kuruluşun açıkladığı açlık sınırı ve yoksulluk verilerine göre, neredeyse tüm tüccar ve meslek mensupları açlık sınırında yaşamaktadır. Bu durum maalesef kamu vicdanını yaralamaktadır. Beyan edilen kurum kazançları içinde iyi bir şey söylemek mümkün görünmemektedir. Öte yandan, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü de dikkate alındığında vergi kayıp ve kaçağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alacak adaletli bir vergi sistemini ne zaman kurulacaktır?

PEKİ, ÇÖZÜM NE?

Çözüm öncelikle;

1- Beyan ettiği gelirle orantısız harcama yapanların takibini yapabilecek güçlü bir gelir idaresinin yeniden oluşturmak.
2- Vergi denetiminin güçlü bir yapıya kavuşturulması için, 4 (dört) ayrı vergi denetim birimi olan Vergi Denetmenleri, Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları, Gelirler Kontrolörleri’ni gelir idaresi içinde aynı unvanda birleştirmek.

3- Ülke ve dünya konjonktürü dikkate alınarak ilgili mevzuatta sistemli bir biçimde gelir-servet-harcama arasında bağlantı kuracak vergi güvenlik müesseseleri oluşturmak.

4- Siyasi irade tarafından, güç odaklarının, hakim grupların baskı ve yönlendirmelerine bakmaksızın cesaretle bugüne kadar yapılamayan gerçek vergi reformunu yapacak bir iradenin gösterilmesi.
Bilinmesi gerekir ki; ödediği vergi ile yaşam standardı birbirini tutmayan insanların yoğun olduğu ülkelerde adalet olmaz, huzur bulunmaz.

Diğer taraftan Gelir İdaresi Başkanlığı binlerce personeli ile davalıdır. Kurulduğu 16 Mayıs 2005 tarihten beri bir türlü taşların yerine oturmadığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nda huzursuzluk personel arasında en alt kademeye kadar sirayet etmiştir. Bu durum personelin verimliliğini, performansını olumsuz yönde etkiler hale gelmiştir. Toplam 43 bin kişinin görev yaptığı başkanlıkta, uygulanan ücret politikaları, görevde yükselme ve atama kriterleri, merkez ve taşra ayrımları, adaletsiz rotasyon uygulamaları gibi bir takım uygulamalar neticesinde; ne personel ile idare, ne de personelin kendi arasında güven ve huzur kalmamıştır. Çalışma barışı kalmamıştır. Bütün bunlardan dolayı binlerce dava açılmıştır. Buna karşılık idare, yaşanan sorunları çağdaş yöntemlerle, diyalogla çözeceği yerde daha önceleri sadece birkaç personelle baktığı personel olan davalara büyük bir servis kurarak karşılık vermiştir. Böylece sorunları bu serviste daha fazla personel çalıştırarak çözmeye çalışmaktadır. Ancak personeliyle barışık, bir bütün oluşturabilen kurum, yeterli geliri adaletli toplayabilecek ve mükellefe daha kaliteli hizmet verebilecektir. “ Örnek idare” başka türlü nasıl olabilir ki!
Vergi Denetmenleri; Gelir İdaresinin yapısından kaynaklanan sorunlar (örgüt yapısı içindeki konumu, meslekte yükselmenin önünün kapatılması, kendilerini geliştirme ve birikimlerini paylaşma konusunda yaşanan sıkıntılar, vergi denetimi yapan çok sayıda birimin varlığı gibi…), uygulamalardan kaynaklanan sorunlar (rotasyon sorunu, lojman sorunu gibi…) ve uzun yıllardır yaşanan özlük haklarına ilişkin sorunlar yüzünden, mesleğe yeni giren vergi denetmen yardımcılarının yarısından çoğu 3 ncü yılını doldurmadan başka kurumlara geçmektedirler. Öte yandan, mesleğe yıllarını vermiş tecrübeli vergi denetmenleri ise ilk fırsatta diğer kurumlara ve özel sektöre geçmektedir. Nitekim, yapılan bir düzenleme sonucu 300 vergi denetmeni İç Denetçiliğe geçmiştir. Eğer imkan yakalamış olsalardı, neredeyse tüm vergi denetmenleri İç Denetçiliğe geçmiş olacaklardı. Her yıl 300, 500 ve hatta 800 vergi denetmen yardımcısı alınmasına karşın, hala vergi denetmeni sayısı (Yardımcılar dahil) 2800 olup, bu 10 yıl önceki rakamdır.


- Personeli ile hemen her konuda sorun yaşayan bir kurumun başarılı olma şansı var mıdır?

- Grupların çıkarı yerine, ülke çıkarına uygun hareket edilmesi gerekmez mi?

- Artık, çağdaş yönetim teknikleri ve toplam kalite yönetiminin uygulanması gerekmez mi?

Ayrıca, vergi denetiminin ve idari makamların nasıl ticari rant haline dönüştürüldüğüne ilişkin sorulması gerekenler vardır:

- Hali hazırda vergi denetim elemanlığından ayrılıp, Yeminli Mali Müşavirlik yapanların listesi,

- Mesleğinden ayrılıp Yeminli Mali Müşavirlik yapanların portföylerinin dökümü ve portföylerinde yer alan mükelleflerle meslekten ayrılmadan önceki ilişkileri (Örn; defter ve vesikalarının incelenip incelenmediği, uzlaşmasına girip girmediği, turne kapsamında değerlendirip değerlendirmediği gibi…),

- Büyük şehirlerde; defterdar, defterdar yardımcılığı, vergi dairesi başkanlığı, grup müdürlüğü yaparken meslekten ayrılıp, hali hazırda nerede görev yaptıklarının tespiti.

- Tam tasdik sözleşmesi imzalayan mükelleflerin sayısı 20 binin üzerinde olmasına karşın, Vergi denetim gücünün % 80’nini oluşturan Vergi Denetmenlerinin inceleme yapma yetkisi, neden bir genelge ile kaldırılmıştır. Vergi denetim birimlerinde görev yapanların sayısı ve vergi inceleme oranı dikkate alındığında, neden sözkonusu kişilerin - kurumların denetim dışı kalmasına yol açılmış, “istenilse de denetlenemez” bir mükellef grubu oluşturulmuştur. Bahse konu mükelleflerin Yeminli Mali Müşavirleri kimlerden oluşmaktadır.

Diğer taraftan; bürokrasiye hakim grupların kendilerinin büyük mükellefleri inceledikleri, vergi denetmenlerinin küçük mükellefleri incelediği söylemleri ise tamamen asılsız olup, kasıtlı bir yalandır. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in katıldığı bir televizyon programında, söz konusu tasarıya ilişkin olarak “ Vergi denetmenlerinin neden koordinasyon kurulunda yer almadığı “şeklindeki soruya bakanlık bürokrasisine hakim grupların asılsız söylemleriyle, gerçeklerle bağdaşmayacak şekilde cevap vermesi, en büyük vergi denetim birimi olan biz vergi denetmenleri tarafından şaşkınlıkla karşılanmış olup, üzmüştür. Camia olarak, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hiç olmazsa bir an önce seçim bölgesi olan Gaziantep’e giderek, Vergi Denetmenleri Büro Başkanlığı’nı ziyaret etmesini ve vergi denetmenlerinin gerçekten ne tür ve ne büyüklükte incelemeler yaptığını yerinde görmesini önermekteyiz. Sayın bakanımızın konuşmasından ya teşkilatı yeterince tanımadığını yada baskı gruplarının etkisinde kaldığını düşünmekteyiz.

Sonuç olarak; maliye bakanlığını kendi mülkü gibi görenleri, şahsi çıkarlarını ülke çıkarlarından önemli sayanları, idari makamları ait oldukları grubun/kurulun menfaati doğrultusunda kullananları, meslek taassupluğu yapanları, vergi denetimini ticarileştirenleri, kasıtlı ve bilinçli olarak meslektaşlarımızın haklarını gasp edenleri kınıyor, protesto ediyoruz.

En büyük dileğimiz gelişmiş ülke standartlarında, güçlü gelir idaresi ve vergi denetimi oluşturulmasıdır Gerçekleri söylemeye devam edecek olup, haklarımızı koruma adına her türlü demokratik mücadeleyi vereceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa