10 Kasım 2011 Perşembe

Hükümet, Maliye'de tarihi bir karara imza attı

Hükümet, temmuzda Maliye Bakanlığı adına tarihi sayılabilecek bir karara imza attı. O doğru kararın sancıları devam ediyor. Neydi o karar? Farklı unvanlar altında çalışan, birbiriyle çekişen, bakanlık yönetimini hatta özel sektörü dahi şekillendiren vergi denetim işinin 646 sayılı kanun hükmünde kararnameyle "tek çatı" altında toplanması. Ekim sonunda bu kez bir yönetmelik yayımlandı. "Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği." İşte o yönetmelik, yeni vergi denetim sisteminin üç aylık görünümünü ve gidişatı değerlendirmemizi zorunlu kıldı.

Anlaşılan o ki Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı, Gelirler Kontrolörleri ve Vergi Denetmenleri'nin "vergi müfettişi" olarak ortak hedefe yöneltilmesi zaman alacak. Bu adımın hayırlı yanı ise vergi denetiminde görev alacak genç nesillerin kafa karışıklığından ve kurul taassubundan kurtarılması olacak. Ancak,

Maliye Bakanlığı'nda, vergi dışındaki fonksiyonları kontrol edecek, çekirdek kadrodan ibaret "Maliye Müfettişleri"ne hâlâ ihtiyaç var.

Vergi denetmenleri -bir anlamda- terfi ettirilip vergi müfettişi yapılırken Milli Emlak Denetmenleri'ni ve Muhasebat Kontrolörleri'ni görmezden gelmek; onları, tatmin düzeyi sınırlı uzman kadrolarına almak adil değil.

Ama en önemlisi "zihniyet reformu!" Yani, vergi denetimindeki kurul isimlerini kaldırır gibi yapıp, geçmişin izlerini ustaca geleceğe taşıma riski. Vergi Denetim Kurulu bünyesinde -benim de desteklediğim- biçimiyle "4 Grup Başkanlığı" oluşturuldu.

A Grubu: Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler

B Grubu: Büyük Ölçekli Mükellefler

C Grubu: Organize Vergi Kaçakçılığıyla Mücadele

D Grubu: Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı Kazançlar.

Buraya kadar tamam. Kilit sorumuz şu:

"Peki, bu gruplarda kimler görev alacak?" İlk bakışta, başarıyı ödüllendirdiği izlenimi uyandıran, performansa dayalı bir model kurulmuş gibi. Lakin bu modelin tek taraflı işleyeceği kuşkusu doğuyor. Örneğin, vergi müfettiş yardımcılığı sınavında en başarılı yüzde 20'lik dilimdeki adaylar, kurmay kadrolara atanacaklar. Büyük mükellefleri, yurtdışı servetleri denetleyecekler. Diğerleri; bakkal, manav, tüccar denetimine yollanacaklar. Bu hiyerarşinin bir süre önce kaldırılan vergi denetmenliğinden farkı ne? Hemen hemen hiç?

Tabii denilebilir ki "Vergi müfettiş yardımcılığından müfettişliğe geçiş sırasında kariyerli gruplara atanma şansı var." Ama o da yeterli değil. Hatta vergi müfettişliğinden başmüfettişliğe atanma aşamasında bile nitelikli grup başkanlıklarına girme fırsatı sunulması da meseleyi çözmüyor. Zira, B, C, D gruplarında görev alanlar sadece bu üç rol arasında değişim yaşarken, A grubundakiler ise bu grubun farklı illeri arasında dolaştırılacaklar. İşte konunun özü de burada. Vergi denetiminde uzmanlık kadar, mükellefi ve ülkenin gerçeklerini de tanımak önemli. Bir o kadar önemli olan da uzmanlık şapkası altında yeni kast sistemleri yaratılmaması. İddia edilebilir ki "B, C, D gruplarındaki arkadaşlar da yurtiçi ve yurtdışı turnelerle sahada ayak basmadık yer bırakmayacak!" Oysa birkaç aylık denetim turlarından söz etmiyoruz. Şunu savunuyoruz: "Bir vergi müfettişi, diğerinden aşağıda tutulmasın. Hepsi eşdeğer donanımda olsun. Küçük ve orta ölçekli mükellef denetimi yapmadan, hemen büyük mükellef deneticisi olamasın. Özellikli denetim gruplarında bulunup da performansı yetersiz kalanlara da önlem alınsın. Küçük mükellef denetimine ayrılan kadro sayısı sınırlı tutulsun. Bu gruptakiler dahi diğerleri ile karma ekipler halinde değişik denetim alanlarına dahil edilsin. Vergi gelirlerinin yüzde 70'inin zaten otomatik biçimde toplandığı unutulmasın! Kadro ağırlığının yüzde 80'i küçüklere değil, büyüklere kanalize edilsin!"

Sabah

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa